Hayatın getirdiği zorluklarla başa çıkmaya çalışan birçok insan, zaman zaman umutsuzca beklemenin acısını yaşar. İşte bu hikaye de, bir babanın evladına olan bağlılığının ve umudunun peşinde sürüklendiği içsel yolculuğun öyküsünü anlatıyor. "Doktora gitti, gelecek diyorum" diyen bir babanın kelimeleri, sadece bir bekleyişi değil, aynı zamanda kaybetme korkusunu da içinde barındırıyor.
Her biri, hayatın sunmuş olduğu zorluklarla savaşıyor. Ancak bir baba için evladını hasta görmek, yüreğini dağlayan bir acıdır. Altan Bey, 45 yaşında bir baba. Güzel bir aileye sahip olmasına rağmen, son zamanlarda oğlu Eren'in yaşadığı sağlık sorunlarıyla mücadele etmek zorunda kaldı. Eren, henüz 10 yaşında, hayata olan sevgisi ve enerjisiyle dolu bir çocuk. Ancak bu sefer Eren, beklenmedik bir hastalığa yakalandı. Altan Bey, her gün hastaneye gidip oğlunu ziyaret ediyor ve güzel günlerde geçirdikleri anıları hatırlamaya çalışıyor. "Doktora gitti, gelecek diyorum" ifadesi, bir bakıma umutsuz bir bekleyişin özeti. Ancak arka planda ebeveynlik sevgisiyle yanıp tutuşan bir adamın çaresizliği var.
Baba Altan, her gün hastaneye gidip oğluna iyi olacağına dair sözler veriyor. Fakat içindeki korku, her geçen gün biraz daha artıyor. Oğlunun hastalık mücadelesi, aileyi derinden etkileyen bir durum. Altan Bey, "Oğlum doktora gitti, onun geleceği için bekliyorum. Her zaman umutlu kalmaya çalışıyorum, belki de dualarımız bir gün karşılık bulacak" ifadelerini dile getiriyor. Bu, yalnızca bir hastane ziyareti değil; aynı zamanda bir ebeveynin geçirdiği işkencenin bir yansıması. Doktorlar, Eren’in durumu hakkında güncel bilgiler veriyor, fakat hepsinin arkasında bir endişe var: Eren’in sağlığı ne zaman düzelecek?
Altan Bey, aynı zamanda sağlıklı bir aile yaşantısının kıymetini de biliyor. Eren’in hastalık sürecinin bir parçası olarak, evde yaşanan kaygıları da hissetmemek elde değil. Eşinin gözlerindeki belirsizlik, Altan Bey’in ruh halini daha da zorluyor. "Bir baba olarak o anı yaşamak çok zor; evladına belirsizlik ve korku vermemelisin, ama içindeki korku da seni kemiriyor" diyor Altan Bey. Aile içindeki bu kaygı, Eren’in iyileşeceğine dair olan inancını sürdürmesine engel olmuyor. Her gün doktorlarla yapılacak görüşmeler ve testler, Altan Bey’i sürekli uyanık tutan bir kaygı kaynağı haline geliyor.
Eren’in sağlık durumu giderek stabilize olmaya başlıyor. Altan Bey, iyi haberler almanın umuduyla bekliyor. "Doktorlar sürekli olumlu işaretler veriyor; belki de yaklaşan güzel günler var" diyen Altan Bey, aynı zamanda bir mücadeleci ruhu temsil ediyor. Oğlunun yanında olmanın verdiği motivasyonla, yıllarca süren babalık deneyiminden gelen sabırla bu zorlu günleri geçirmeye hazırlanıyor.
Eren’in tedavi süreci, ailede dayanışmayı artırıyor. Aile üyeleri, Eren’in yanında destekleyici olmaya çalışırken, Altan Bey'in yaşadığı zorlukları paylaşmaları, ona moral veriyor. Hastane odası, sadece tedavi edilen bir alan değil; aynı zamanda ailenin birlikteliğini pekiştirdiği özel bir mekan haline geliyor. Her anı bir umutla geçiren Altan Bey, ilerde Eren’in sağlığına kavuşması için sabrın ve sevginin ne kadar kıymetli olduğunu anlıyor.
Altan Bey, umudunu kaybetmemekle birlikte, çevresindeki insanlara da ilham vermeyi amaçlıyor. Oğlunun hastalığına karşı duyduğu güçlü sevgi ve bağlılık, onun hayata karşı olan duruşunu da güçlendiriyor. "Bu yaşadıklarımız, ailemizi daha da kuvvetlendirdi; her zorlukta birbirimize daha fazla sarılıyoruz" diyor. Eren'in değeri, onlara hayatın ne kadar fragil olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Umutlar, belirsizliklerle dolu olsa da dayanışma ve birliktelik bu süreçte en büyük güç olmaya devam ediyor.
Baba Altan’ın hikayesi, yalnızca bir çocuğun hastalığı etrafında dönen bir yaşam mücadelesini değil; aynı zamanda insanın içindeki umudu, dayanışmayı ve sevgiyi de gözler önüne seriyor. Her biri farklı bir bilinmezlikle dolu olan bu günlerde, Altan Bey’in kelimeleri, sadece bir babanın içsel dünyasını değil; aynı zamanda hayata karşı bir duruş sergileyen pek çok insanın hikayesini anlatıyor. Zorluklarla dolu yaşamların ardında yatan mücadeleler, umut ve sevgi dolu anılara dönüşüyor. Altan Bey’in "Doktora gitti, gelecek diyorum" cümlesi, zorlu zamanların içinde saklı kalan umutları simgeliyor.
Hayatın ne getireceği belirsiz. Ancak bir baba olarak Altan Bey’in içindeki sevgi ve umut, ona en karanlık günlerde bile ışık olacak. Eren’in tedavi süreci devam ederken, Altan Bey’in acısıyla birlikte taşıdığı bu büyük sır, aynı zamanda yaşamın doğasında saklı olan mücadelelerin de bir timsali niteliğinde. "Belki de bu süreçte en muy çalıştığım şey, her zaman umutlu olmaktır" diyerek sözlerini sonlandırıyor, Altan Bey. Aile, dayan