Gazze, her yıl olduğu gibi Ramazan bayramını kutlamak için heyecanla hazırlıklarını yaparken, bu yıl olaylar beklenmedik bir şekilde kara bir tabloya dönüştü. Çatışmaların ve insani krizlerin gölgesinde geçen bu bayram, bölge halkı için yas ve hüzün dolu bir döneme işaret ediyor. Bayramın, insanların bir araya geldiği, sevinç paylaşımlarının yapıldığı bir zaman olması beklenirken, Gazze'de yaşananlar bunun tam tersini ortaya koyuyor. Gerçekten de, Gazze'de bir kez daha bayram yerine yas var. Bu yazıda, Gazze'nin temel sorunlarını, insan güvenliğini ve bu bayramda yaşanan acı verici durumu ele alacağız.
Gazze'nin içinde bulunduğu durum, yalnızca bir bayram dönemine sıkışmış bir hikaye değil, aynı zamanda uzun yıllar süren bir çatışma ve siyasi belirsizlik sürecinin bir sonucudur. Savaşın getirmiş olduğu yıkım ve sonuçları, toplumsal yapıyı derinden sarsmış, aileleri dağılmış ve ekonomiyi çökmüş bir hale getirmiştir. Son yıllarda artan çatışmalar, Filistin halkının günlük yaşamını da olumsuz yönde etkilemiştir. Ailelerin bir arada kutlayacağı bayramlar, kayıplar ve acılarla dolu bir anı olarak hafızalara kazınmıştır.
Çatışmaların arka plandaki sebepleri arasında, toprak anlaşmazlıkları, siyasi çekişmeler ve uluslararası güçlerin müdahalesi gibi unsurlar yer almaktadır. İşgal altındaki topraklarda yaşayan insanlar, temel insani ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlanırken, bir bayram kutlaması yapmak, çoğu aile için hayal haline gelmiştir. İnsani krizin derinleşmesi, sosyal yapıyı parçalamış ve bireylerin psikolojik durumunu ciddi şekilde etkilemiştir. Bayramlar, eski güzel anıların hatırlanmasına neden olurken, bu yıl yaşananlar yalnızca acı hatıraları tazelemiştir.
Bu yıl Gazze'de bayram, insanların evlerinden çıkamayacağı ve toplumsal kutlamaların yapılamayacağı bir ortamda geçmektedir. Bombalar ve çatışmalar arasında yürütülen yaşam mücadelesi, bayram coşkusunu yerle bir etmiştir. Bayram namazları, kalabalıklara değil, yalnızca birkaç kişinin katılımıyla gerçekleştirilmektedir. Bayram sofralarında bir araya gelmeyi bekleyen aileler, kaybettikleri yakınlarının ölümüyle yüz yüze gelmek zorunda kalırken, geride kalanlar yas tutmaktadır. Bu durum, Gazze'de bayram yerine yas var dediğimizde ne anlama geldiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Bayram alışverişleri için marketler yerine, insanlar yiyecek bulmakta zorlanmakta; bayramın geleneksel giyisileri bir kenara atılmakta, çünkü hiçbir şey artık eski anlamını taşımamaktadır. İnsani yardımlar dahi tam olarak ulaşmadığı için, bayramda yapılacak olan dağıtımlar bile sembolik kalmaktadır. Bu sene, Gazze'nin karanlık sokaklarında bir bayram coşkusunu hissetmek mümkün değil. Geçmiş yılardaki eğlencelerin, çocukların neşesinin yerini bu yıl hüzün kabullenmiştir.
İşgal altındaki Gazze’nin halkı, umutsuz bir bekleyiş içerisinde. Bir gün, barış dolu bir bayram geçirebilir miyiz soruları zihinleri meşgul ederken, insani kriz ile dolu bir bayram kutlamak zorunda kalmak, onlara koyu bir yas kıyafeti giydirmiştir. Bayramda yaşanan bu derin acı, sadece Gazze halkına özgü değil, tüm dünyaya bir mesaj niteliğindedir: Barış ve huzur ortamının sağlanmadığı bir coğrafyada, bayramların nasıl bir boşluk içerisinde geçirileceği son derece nettir.
Bu yıl Gazze’de bayramın hüzün ve yasla dolu geçmesinin temelinde yatan nedenleri anlamak, hem bölgedeki yaşam koşullarını ortaya koymakta hem de insanlığın üzerinde taşıdığı sorumlulukları hatırlatmakta büyük bir önem taşımaktadır. Gazze halkının yaşadığı dramatik durum, yalnızca bir yerel mesele değil, aynı zamanda tüm dünyayı etkileyen evrensel bir insani krizdir. Bayramlar, sevinç ve paylaşım hali olarak ama maalesef Gazze’de yas ve kayıplarla anılan günlerde temsil edilmektedir.
Sonuç olarak, Gazze'de bu yıl bayram coşkusu yerine yas var. Birçok insanın kalbinde açtığı yaralar ve hayatları boyunca sürecek üzüntüler, bu bayramı derin bir acıyla geçirmelerine neden olmuştur. İşgalin ve çatışmanın gölgesinde boğuşan halk, barışa giden yolları aramakta, umutlarını bir gün yeniden bayram coşkusuyla kutlayabilecekleri düşüncesine bağlamaktadır. Bu sancılı dönem, hem iç politikalar hem de uluslararası toplum tarafından unutulmaması gereken bir ders niteliğindedir. Gazze’de yaşananlar, sadece o bölgeyi değil, tüm insanlığı derinden etkileyecek bir tablo olarak hafızamızda yer almayı sürdürecektir.