Son yıllarda artan kadın cinayetleri, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik şiddet, ülkemizde önemli bir sorun haline geldi. Bu sorunlarla ilgili farkındalık yaratmak amacıyla birçok kadın, yaşadıkları travmaların ve şiddet olaylarının ardından seslerini duyurmaya çalışıyor. Zeynep de işte bu kadınlardan biri. Yaşadığı korkunç olayların ardından "Öldürüldükten sonra adım duyulsa ne olur?" diyerek topluma önemli bir mesaj vermek için isyan ediyor.
Zeynep, genç yaşına rağmen hayatında birçok zorlukla karşılaşmış, bu zorluklar karşısında ise asla pes etmemiş bir kadın. Ailesinde ve çevresinde yaşadığı şiddet olayları, Zeynep’in hayatının her alanını etkilemiş. Kendisinin de maruz kaldığı fiziksel şiddet ve tehditler, Zeynep’i ciddi anlamda yaralamıştı. Ancak bu olaylar, Zeynep’in içindeki cesareti dışa vurması için birer motivasyon kaynağı oldu. "Tehdit, dayak ve bıçaklı saldırı... Bunlar benim hayatımın bir parçası oldu, ama ben buna karşı durmayı seçtim." diyerek yaşadığı travmanın üstesinden gelme kararlılığını vurguladı.
Toplumda kadınların yaşadığı şiddet olaylarının sıkça göz ardı edilmesi, Zeynep’in isyanına sebep oldu. "Birçok kadın benim gibi yaşıyor. Artık bu duruma son vermek için sesimizi yükseltmeliyiz!" diyen Zeynep, toplumsal bir değişim için çağrıda bulunuyor. Kadınların dayanışma göstermesi ve bu tür olaylara karşı daha fazla duyarlı olması gerektiğine inanan Zeynep, yaşadığı korkunç deneyimleri tüm toplumla paylaşarak bu konuda farkındalık yaratmayı hedefliyor.
Zeynep, yaşadığı olaylardan sonra kadına yönelik şiddetin boyutunu herkese göstermek için mücadeleye başladı. "Bıçakla saldırıya uğradım ve yaşamım tehlikeye girdi. Benim hikayem, birçok kadının hikayesiyle aynı. Bu yüzden sesimizi çıkarmamız gerekiyor." diyen Zeynep, kendi yaşadığı acılara rağmen başkaları için de umut olmanın peşinde. Maalesef, Zeynep’in hikayesi tek değil. Türkiye'de her gün birçok kadın şiddet görüyor, yaşadığı travmalarla baş etmeye çalışıyor ve maalesef çoğu zaman toplumun duyarsızlığı ile karşılaşıyor.
Zeynep’in cesur duruşu, toplumda sadece bir kadın hareketinin ötesine geçiyor. Şiddete karşı yapılan eylemler, kadın cinayetleri için yürütülen kampanyalar ve sosyal medyada yapılan paylaşımlar, Zeynep gibi birçok kadının sesini duyurmasına yardımcı oluyor. "Şiddet gördükten sonra hayatım sona ermiş gibi hissediyorum. Ama buna karşı mücadele eden hepimize ihtiyacımız var." diyen Zeynep, kendisi gibi kadınların yaşadığı olumsuzlukları, düzenlenen eylemlerde gür bir sesle haykırmaya devam ediyor.
Zeynep’in bu cesareti, diğer kadınların da kendi hikayelerini anlatmalarına ve şiddete karşı birlikte durmalarına ilham veriyor. "Benim adım duyulmazsa, diğer kadınların sesi nasıl duyulacak?" sorusuyla aslında sadece kendi hikayesini değil, mücadele eden tüm kadınları temsil ediyor. Bu noktada, toplum olarak kadına yönelik şiddeti kökünden çözmek için hepimizin üzerine düşen sorumluluklar olduğunu unutmamak gerekiyor. Zeynep’in sesi, belki de bir dönüm noktası olacak. Bu cesur kadınlar sayesinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı daha güçlü adımlar atılabileceğine inanıyor ve umudunu kaybetmiyor.
Sonuç olarak, Zeynep’in isyanı, daha adil ve eşit bir toplumda yaşamak için hepimizin sesini yükseltmesi gerektiğinin altını çiziyor. Kadınların yaşadığı şiddet olaylarına karşı duyarlı olmak, bu konuda farkındalık yaratmak ve en önemlisi dayanışma göstermek, Zeynep’in çağrısının temelini oluşturuyor. "Zeynep gibi birçok kadın var; biz de sesimizi yükseltirsek değişim mümkün." diyerek Zeynep’in hikayesini geleceğe umut ışığı olarak taşımak gerekiyor.